vincent !!

konuşuyorum

Amatonormativite ve Omegaverse

Benimle bir süredir konuşuyorsanız bir noktada amatonormativiteden bahsettiğimi elbette duymuşsunuzdur. Biraz daha uzun süredir konuşuyorsanız ya da fan ortamlarında takıldıysak omegaverse gevezeliğime de denk gelmiş olmanız muhtemel. Bu yazımda çürümüş beynimin son eseri olan omegaverse’ün amatonormativitenin zararlı yönlerini ifşa etmek için analoji olarak nasıl kullanabileceğimizi ve bu bağlamda neden beklediğimizden daha yararlı bir araç olabileceğini aktaracağım.

En başta terimleri öğrenelim. Amatonormativite ve omegaverse’ü açmak ve size en temel haliyle aktarmak isterim.

Amatonormativite nedir?

Bu inanç, yani tüm insanların tek eşli, romantik bir ilişkiye ulaşmaya çalıştığı düşüncesi, amatonormativite olarak adlandırılır. Profesör Elizabeth Brake, amatonormativite terimini ortaya atmış ve bunu şöyle tanımlamıştır: “İnsanlar için merkezi, tek eşli bir aşk ilişkisi kurmanın normal olduğu varsayımı, bu ilişkinin evrensel bir hedef olduğu ve böyle bir ilişkinin normatif olduğu, yani diğer ilişki türlerine tercih edilmesi gerektiği kabul edilir. Değerli ilişkilerin evlilik ya da aşk ilişkisi olması gerektiği varsayımı, arkadaşlıkları ve diğer bakım odaklı ilişkileri değersizleştirir” (Brake, 2012, p. 89). Bu terim heteronormativiteye benzer, ancak heteronormativite heteroseksüelliği norm kabul ederken, amatonormativite romantik bir çift olmayı norm olarak kabul eder. Elizabeth Brake, romantizm hakkındaki toplumsal varsayımları kapsayacak şekilde bu terimi öne sürmüştür. Bahsi geçen romantik ilişkinin günümüzde toplum tarafından lanse edilen “ideal” hali; cishet ve tek eşli bir bağdan oluşur ve romantik sevginin diğer bütün sevgilerden daha yüce olduğu şeklinde bir önermeyle önümüze çıkar. Başka bir deyişle, insanların bir ruh eşi olduğu ve bu ruh eşini bulunca evlenip yerleşeceği, bir çocuk dünyaya getireceği ve bunun gerçekleşmesiyle hayatta gerçek mutluluğu bulacağı / hayatının tamamlanacağını ifade eder. Akıl yürütülebileceği üzere feminist bakış açısıyla bakılınca kadına yüklenen “evlen, çocuk yap ve kocana hizmet et” beklentisini veyahut kuirler üzerine kurduğu cishet ilişki baskısını desteklediğini görebiliriz. Bu konuda daha derinlemesine indiğim “Sevgi tarafından Aşk adına” yazımı okuyabilirsiniz.

Omegaverse nedir?

Omegaverse ise bir alternatif evren kurgusudur. Omegaverse içinde insanların biyolojik cinsiyetlerinin yanı sıra ikincil cinsiyet özellikleri bulunur. Bahsi geçen ikincil cinsiyetleri basitçe 3’e ayırabiliriz : Alfa, Beta ve Omega. Bu gruplar içerisindeki Beta, aslında bizim gibi — ikincil cinsiyet özellikleri* olmayan grup. İşin farklılaştığı gruplar Alfalar ve Omegalar.

Basitçe omegalar, birincil cinsiyet özelliklere bakılmaksızın rahme sahip olan ve potansiyel çocuk doğurabilen gruba deniliyor. Alfalar ise tam tersi olarak birincil cinsiyet özellikleri farketmeksizin hamile bırakabilenler olarak gruplanabilir. Alfalar, fiziksel olarak daha güçlü ve liderlikleri ile ünlüdür. Fiziksel ve mental kapasiteleri diğer insanların ulaşamayacağı seviyede kendini gösterebilir. Bu her alfa için geçerli olmamakla beraber genel olarak “top predators” olarak anılmalarına sebep olacak düzeyde olasılığı yüksek olan bir konudur. Omegalar ise aksine normal bir insandan daha savunmasız ve çıtkırıldım bir fiziğe sahiplerdir. Genellikle anaçlıkları ile bilinirler ve çoğu omega cinsiyet ikililiğini aşacak seviyede güzeldir. Çoğu daha aile odaklı ve duyguları daha gelişmiştir, haliyle duygusal olarak daha büyük kapasiteye sahiplerdir diyebiliriz. Bu yüzden omegalar daha çok sağlık, eğitim gibi alanlarda çalışmaya itilirken alfalar daha çok yönetim, hukuk, profesyonel sporculuk ve benzeri çalışma alanlarında kendilerini gösterirler. Bu zıtlık ve omegaların fiziksel yapıları ve duygusal kapasitelerinden ötürü çoğu zaman omegaların “prey” olduğu söylenir. Alfalar, çoğu zamanda sosyal hiyerarşide doğuştan gelen ayrıcalıklarından dolayı övülür ve yüceltilirken omegaların sürekli karşılaştığı bir baskılanma süreci bulunur. Şahsen bu ayrımcılığın mizojeniye çok benzediğini düşünmekteyim. Kadınlardan beklenen ve kadınlara cinsiyetlerinden dolayı atanan tavır ve hal beklentilerinin omegalara da dayandığını da düşünüyorum. Bunu da omegalarla ilişkilendirilen meslek gruplarının kadınlarla birleştirilen meslek grupları ile aynı olmasından yola çıkarak söylüyorum. Ayrıca omegaverse içeriklerde omegaların dış görünüş ve duygusal kapasitelerine atıf yapılırken cinsiyet ikililiklerinden aykırı olarak “feminen” ve “kadın gibi” betimlemelerini de çok görmekteyiz. Alfalar için ise “gerçek adam” ve “maskülen” ibareleri sık kullanılan betimlemeler arasında.

Omegaverse’de her alfa ve omega’nın boynunun arkasında bir feromon bezi organı bulunur. Bu bezler feromon denilen, kişinin ikincil cinsiyetini ele veren ve karşıt ikincil cinsiyeti uyaran feromonlar yayar. Hatta bu yüzden omegaverse evrenlerde bu feromonların bloklayıcı yöntemlerini görürüz. Feromonların muhtemel uyarıcı/stimülatif etkilerinden belki de en önemlisi özellikle kızgınlık dönemlerini tetikleyebilmesidir. Kızgınlık dönemleri ikincil cinsiyetleri ayrılmış insanların aylık olarak girdikleri vücudun uygun bir eş bulmak için fazlasıyla feromon salgıladığı çiftleşme dürtüsünün yüksek olduğu döngülerdir. Hemen hemen her ikincil cinsiyeti ayrılan kişi karşıt gruptan farazi birisini belli mesafe içerisinde etkileyebilir. Kızgınlık dönemlerinde girilen ilişkilerde omega’nın hamile kalma olasılığı (haliyle alfa’nın hamile bırakma olasılığı) diğer zamanlara göre çok daha yüksektir.

Konuyla alakalı olan son terimimiz : Çiftleşme bezi. Klasik omegaverse dünya-kurulumlarında özellikle omegalarda “çiftleşme bezi” adında, feromon bezinin yakınında ya da bazen feromon bezinin kendisi olarak ortaya çıkan bir organ bulunur. Bu bez, kızgınlığın beraber geçirildiği alfa’nın omegayla bağlarını sonsuza kadar sürmesi için ısırılır. Bu da omega’yı sadece onu ısıran alfa’ya özel yapar ve bağlarının büyük bir kanıtı olur. Genelde evlenen çiftlerde omegaların bezleri ısırılsa da çoğu evrende bu bezlerin korunması için geliştirilen sistemler ve araçlar görüyoruz. Çünkü takdir edersiniz ki her şeyin aynı kalıp üzerine omegalar gibi ikincil bir cinsiyet eklenen bir evrende omegaların baskılanmama, zarar görmeme şansı yok. Omegaverse evreninde alfanın gücü mutlaktır (mizojini as its finest), alfalar doğal olarak omegalardan daha güçlü ve yapılılar iken omegalar doğuştan daha minyon ve güçsüzlerdir. Alfa feromonlarını omegayı itaat etmeye zorlayacak şekilde kullanabilir. Bunların üzerinde omegaya “sahip” olabileceği bir element olarak çiftleşme bezi giriyor ortama. Nereye gittiğini bu muhabbetin anlıyorsunuz. Omegalar birincil cinsiyetlerinden bağımsız olarak dünyamızda kadın neredeyse o konumda oluyorlar.

Amatonormativite ve Omegaverse

Omegaverse, temelinde bulunan gerek çiftleşme bezi elementinden gerek alfa/omega dinamiklerinden ötürü amatonormatifliğin çok daha bariz olduğu bir evren olarak karşımızda. Ve bunu yaparken biyolojik cinsiyetin devamında farazi bir cinsiyet sistemi öne atarak yapıyor.

Amatonormativite insan ilişkilerini oldukça keskin sınırları olan bir çerçeveye sıkıştırır. Devamında heteronormatiflik gibi toplum tarafından kabul edilebilir insanların partner olabilecekleri düşüncesi azınlık ve baskılanan grupları oldukça cishet bir alanda var eder. Günümüzdeki toplumda “normal” ve “olması gereken” ilişki günümüzde şu adımlar çerçevesinde kurgulanır :

  • Çift, birbiri için yaratılmıştır. Bu yüzden her insan ruh eşini bulunca mutluluğa tam olarak erebilecektir. (Amatonormativite)
  • Çift, bir kadın ve erkekten oluşur. Buradaki bahsi geçen cinsiyet algısı doğumda atanmış biyolojik cinsiyet olmasının yanı sıra partnerlerin cis olduğu varsayılır. (Heteronormativite)
  • Çoğunluk tarafından beklenti kadının ilk (ve son) partnerinin bahsi geçen partner erkek olduğu üzerinedir. (Saflık Kültürü / Purity Culture)
  • İlişkinin sonu evlilik ile bağlanır. Ruh eşleri sonsuza kadar mutlu yaşarlar. (Amatonormativite)
  • Evlilik içinde çiftin bir çocuğu muhakkak olur. (Pronatalism)
Bu maddelerin varlığı direkt ve sadece amatonormativite sebepli olmasa da amatonormativitenin rol oynadığı ve kesişimsel olduğunu gözlemleyebiliriz. Örnek vermek gerekirse, saflık kültürü çıktığı nokta ile kadının bedenini objeleştirir ve kadınların bedenlerinin üzerinde kendilerine hak bulan erkekler ataerkiye bağlanır. Ya da ilişkinin sonunun evliliğe bağlanması sadece amatonormatif bakış değildir, kadınların saf ve tek eşli kalmasını beklemek saflık kültürünün de kesiştiği bir alandır. Her madde sorgulanmaya başladığında birbiriyle bağlanabilir ve kesişimlerini gözlemleyebilmemizi sağlar. Bu yazıda omegaverse özelinde dokunacağımız iki madde : “Çift, birbiri için yaratılmıştır.” ve “İlişkinin sonu evlilik ile bağlanır.” maddeleri olacaktır.

Gündelik hayatta “ruh eşi” lafını duymak çok kolay. Herkesin bir ruh eşi olduğu, kendilerini “tamamlayacak” o kişiyi bekledikleri benzeri argümanlar etrafta çokça dolaşır. Oldukça romantize de edilir. Ruh eşleri üzerine bulabileceğimiz literatür yaygındır ve çocuk kitaplarında bile her prensesin bir prensi bulunur. Şahsen otonom ve bireyselliğinin farkında olan varlığımın, hakkında bir fikrimin olmadığı rastgele bir insan tarafından hayatımın bir noktasında tamamlanması gerektiğini beklemek ve o ana kadar yarım ya da eksik olma düşüncesi hoşuma gitmez. Daha da ilerisi; bahsi geçen farazi tamamlayıcının varlığını sürekli aramam gerektiği beklentisi, bu kişinin varlığının teyit edilmeden ve kendisi hayatıma girmeden üzerimde hak sahibi edilmesi beni rahatsız ediyor. Rahmi olan insanlar sterilization operasyonuna girmek isterse sunulan “Ya gelecekteki kocan çocuk isterse” cümlesi buna bir örnek olabilir. Daha varlığı hakkında bir fikri olmadığım bana atanan bir kocanın bedenim üzerinde benden, bedenin sahibinden, daha fazla gücü olması beni rahatsız ediyor. Sürekli gelip gelmeyeceği belirsiz olan birisi için beklemek, kararlarımı şekillendirmek ve gelmediği süreç için yas tutmak çok saçma. Bu kişi yoksa ne yapacağım? Kendimi şimdiden tam hissediyorsam ne yapmalıyım? Bunlar birer olasılık değil mi? Bu kişinin varlığını nasıl teyit edebiliriz ya da etmeli miyiz? Gelene kadar asla tam mutlu olamayacak mıyım? Buna kim karar veriyor?

Birbirini tamamlama ve ruh eşi elementleri omegaverse içerisinde aşikar şekilde önümüze sürülür. Belli bir refah seviyesinde yaşam sürdürebilmek için alfaların ve omegaların birbirlerine ihtiyaçları vardır. Çünkü kızgınlık dönemleri sancılı geçen ve kişinin normal hayatını sürdürmesinin önüne geçen döngülerdir. Bu döngülerin bir partnerle geçirilmesi kızgınlıkta olan kişiyi rahatlatır, döngünün daha sağlıklı geçirilmesini sağlar. Omegaların ya da alfaların bazen sakinleşmek için karşı tarafın feromonlarına ihtiyaçları vardır. Omegaverse’ün bazı alt evrenlerinde her kişinin spesifik bir ruh eşi vardır, ve bu eşler birbirlerine ulaşana kadar sağlık sorunları çekerler, feromon bezlerinde oluşan hastalıklar özellikle yaygındır. Okuduğum bir fanfiction’da omega karakter “fated bond”unu bulmadığı için feromon bezi düzgün çalışmamaya başlıyordu. Ciddi sağlık sorunlarına uzmanlar tarafından verilen tek çözüm “fated bond”unu bulması gerektiği şeklindeydi. Tabiki de bu bir kurgu ve omega karakter alfasını buluyor. Ama cidden ölümün kıyısında iken dünyadaki zibilyon insan arasından birisini aradığınızı düşünebiliyor musunuz? Bu elementler kulağa çok romantik ve peri masalı gibi gelse de gerçek hayatta bu şekilde yaşayacağınızı düşünmeye başlarsanız ne kadar kabus olabileceğini anlayabilirsiniz. Ayrıca ruh eşinizin kim olacağını seçme şansınız yok. Ruh eşinizin size zarar vermeyeceğinden tam ne noktada eminiz? Bu şu anki evrenimizde de da aynı şekilde. Aile içi şiddet, partner şiddeti bu derece yaygın iken tam hangi noktaya kadar “birbiri için yaratılma” düşüncesine sıcak bakabiliriz bilemiyorum. Örnek olarak, feromonlar gibi direkt olarak kişinin rıza verebilme kabiliyetini manipüle eden araçlar kendi evrenimizde de var. Kişi farketmeden içeceğine hap atılması ve kişinin bunu tüketmesiyle rıza veremeyecek duruma gelmesi bir örnek. Omegaverse çerçevesinde feromonlar gibi spesifik bir araç olması, başta masum gözükmesi ama aracın kullananın niyeti ile kötü emellerde kullanabilmesi anlamayı kolaylaştıran bir analoji oluşturabilir.

Açıkçası bu insanları aşktan korkutma yazısı değil, sadece şu anki kurduğumuz düzenin olası sonuçlarını bahsettiğim üzere başka bir analoji üzerinden aktarmaya çalışıyorum. Omegaverse gibi bazı durumların zorunluluk olduğu, rıza kavramının bu zorunluluklar altında bulanıklaştığı ve bazı araçlarla rıza kavramının tamamen silindiği senaryolarda aşkın zorunluluğunu dayatarak verdiğimiz hasarın daha göze çarpabileceğini düşünmekteyim.

Benzer şekilde bir analojiyi ikinci maddemiz olan “Evlilik mutlu sona ulaşmak için zorunluluktur, bu yüzden çiftler evlenir.” maddemiz için de gerçekleştirebiliriz. Bahsettiğim üzere omegaverse evreninde çiftleşme bezi denen bir organ bulunur. Çiftleşme bezi ısırılan bir omega bezi ısıran alfa ile süresiz olarak çift kalır. Bu geri alınamaz bir işlemdir. Bu örneklem evlilik için, özellikle çocuğunuzun olduğu bir evliliğin içinden kaçmaya çalışmanın zorluğunu anlatmak için iyi bir analoji olabilir, velhasıl kelam “mating” olarak anılan bu ısırılma işleminin sonunun iyi ya da kötü biteceğini kimse bilemez. Kesinlikle vazgeçilemez ve her çiftin yaptığı bir aksiyon olarak lanse edilse de omegaverse evreninde, tam olarak neresinde “sonsuz mutluluğu” sunacağı yazmaz. Her çift bunu yapar. Sonra da mutlu mesut yaşarlar. Neye göre, kime göre? Tam olarak mutluluğu garanti eden yer neresidir? Bu tarz bir bağlanma toplum karşısında zaten dezavantajlı olan omeganın (tıpkı kadınlar gibi) hareket özgürlüğünü kısıtlar, otonomluğunu zedeler, kendisini savunmasını zorlaştırır. Hayatı boyunca gitmeyecek bir damgaya ve asla ayrılamayacağı bir alfaya bağlı kalmak zorunda olurlar. Alfanın yaptığı şeylere katlanmak zorunda kalırlar, alfanın kötü olup olmayacağını bilemeyeceğimiz gibi iyi olup olmayacağını da bilemeyiz.

Özellikle birincil cinsiyetinden bağımsız olarak kadınlar için omegaların iyi anolojiler olduğunu düşünüyorum. Omegaverse, amatonormativitenin feminist konularını omega hak savunuculuğu konusuna çeviriyor diyebiliriz. Bizim evrenimizde omega ikincil cinsiyeti bulunmasa da, bu atanmış cinsiyetin var olmayışının insanlara bazı sorunları aktarmada işe yarayabileceğini düşünüyorum. Özellikle cis erkeklere feminist konuları anlatırken ana bir sorun kendilerini kadınların konumlarına koyamamak. Ayrıcalıklı büyüme şekilleri, ne kadar çabalasalar da bir noktada önlerine bu konuda bir engel olarak çıkıyor diye düşünüyorum. Kendilerini koydukları o yüksek ve dokunulmaz köşeden konuşmak kolay geliyor. Omegaverse evreni gibi erkeklerin de omega olduklarında dezavantajlarla boğuştuğu farazi bir sistematik bu konuda baştaki koydukları mesafeyi kaldırmak için iyi bir başlangıç olabilir. İdeal midir, tartışılabilir. Sürekli kullanılması gereken bir anoloji olmaması gerekiyor kesinlikle. Omega da olsa bir kadının sorunlarını kurgusal bir erkek üzerinden aktarmak baştan sona doğru olmayabilir ama baştaki o direnci kırmak için iyi olabilir diye düşünmekteyim.

Bazen aktivizm çerçevesinde kendimizi anlatmak için karşı tarafın bulunduğu konumu düşünerek, buna özel yaklaşmak gerekebilir. Analojiler bu yüzden işlevsel araçlardır. Her zaman bu analojilerin iyi ve kötü yanlarını konuşmalı ve tartmalıyız. Bu yazımda ben amatonormativite ve omegaverse arasında kurulabilecek iki analojiden bahsettim. Bu bahsimin başka bir artı noktası da son dönemlerde yayınlanan omegaverse içeriğin artışı ve adını direkt koymasa da bu tarz toplumsal normativite bakışlarını eleştirmesidir. Yapısı gereği hem kuir dostu hem de heteronormatif eleştirisi olarak da karşımıza çıkar. Çünkü doğumda atanan birincil cinsiyetlerin yanı sıra ikincil cinsiyet özellikleri bulunur, bazı eserlerde bu ikincil özellikler üzerinden heteronormatif eleştirisi yaptığını görebiliriz. Alfa x Alfa, Omega x Beta tarzı çiftlerin hikayesini aktaran, evrenin geleneksel bakış açısının dışında bulunan eserler bu eleştirilere örnektir. Bu eleştirileri yaparken kendi evrenimizdeki hemcins çiftlerin normalize edilebiliyor olması da başlangıç olarak kuir dostu bir yaklaşım olarak alınabilir. Ve bu tarz analojiler insanların bazı şeyleri fark etmesi için tepede bahsettiğim nedenlerden dolayı oldukça elverişli ve simüle edici araçlar olabilir. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Now pass the omegaverse yaoi!


*Brake, E. (2012). Minimizing marriage: Marriage, morality, and the law. Oxford University Press

**Omegaverse medyada alfa ve omega özellikler ikincil cinsiyet özelliği olarak geçer. Kendi evrenimizde insanlarda cinsel organlar üreme organları birincil cinsiyet özelliği sayılırken, meme kas kütlesi gibi organlar ikincil cinsiyet özelliği sayılıyor. Bu özellikler birbirleriyle karıştırılmamalıdır.